Tahvil İhracı
Türk Ticaret Kanunu’nun 420. maddesi tahvili, anonim şirketlerin borç para bulmak için itibari kıymetleri eşit ve ibareleri aynı olmak üzere çıkardıkları borç senetleri olarak açıklamaktadır. SPK’nın tanımına göre tahvil, devletin ya da özel sektör şirketlerinin borçlanarak orta veya uzun vadeli fon sağlamak üzere çıkarttıkları borç senetleridir.
Tahviller, devletin veya anonim ortaklıkların en az 1 yıl ve daha uzun vadeyle, ödünç para bulmak amacıyla çıkardıkları borç senetleridir. Anonim şirketler tarafından 1 yıldan uzun vadeli olarak ihraç edilen borçlanma senetleri “özel sektör tahvili” olarak adlandırılmaktadır. Vadeleri en az 1 yıl olmak koşulu ile serbestçe belirlenebilir ve sabit ya da değişken faizli olarak ihraç edilebilirler. Şirketler tarafından ihraç edilen ve vadesi 1 yıldan kısa olan borçlanma aracına “finansman bonosu” denilmektedir.
Tahviller sahiplerine herhangi bir ortaklık hakkı vermez, sadece ihraç eden karşısında alacaklılık hakkını sağlar. İhraç edilen tahvil bedeli, ihraç eden şirketin bilançosunda, yabancı sermaye yani borç olarak gözükür. Dolayısıyla, tahvil ihraç eden şirketin gelir tablosunda, tahvil sahiplerine ödediği faizi vergi matrahından düşebilmesi mümkündür. Bu avantaj, hisse senedi sahiplerine ödenen temettü için söz konusu değildir. Şirketleri tahvil ihraç etmeye iten neden, tahvilin, sahibine ortaklık haklarından yararlanmayı sağlamamasıdır. Yani bir diğer deyişle tahvil sahibi, tahvili çıkaran kuruluşun uzun vadeli alacaklısıdır. Tahvil sahibi şirketin aktifi üzerinde, alacağından başka hiçbir hakka sahip değildir. Tahvil sahibinin ortaklık hakkı olmadığı için şirket genel kurulunda oy kullanması ve şirketin yönetimine katılması söz konusu değildir. Tahvil sahipleri kârdan pay alamaz. Hisse senedine sahiplerine sağlanan bir diğer hak olan rüçhan hakkından yararlanmaları da mümkün değildir.
Buna karşılık tahvil sahibi, tahvili çıkaran şirketin kar- zarar riskine katılmaz, şirket zarar etse de günü gelince belli miktardaki anapara ve faizini alır. Tahvil bir borç senedi olduğu için, borcun anapara ve faizlerinin yargı yoluna başvurulduğunda tahsil edilmesi mümkündür. Şirketin iflası veya tasfiyesi halinde, tasfiyede önce borçlar ödendiği için, tahvil sahipleri hisse senedi hamillerinden önce alacaklarını alma hakkına sahiptir. Tahvil sahibi ile şirket arasındaki hukuki ilişki vade sonunda sona erer.
Tahvillerin getirilerini etkileyen en önemli unsurlar, likiditesi ve sahip oldukları risktir. Şirket tahvilleri, şirketin iflas etmesi ve faiz ile anapara ödemesinde temerrüde düşmesi açısından devlet tahvillerine oranla daha yüksek risk taşıdıklarından, genellikle devlet tahvillerinden daha yüksek faiz geliri sağlarlar. Şirketin iflası veya tasfiyesi halinde önce borçlar ödendiği için, tahvil sahipleri şirket ortaklarından (pay sahipleri) önce, alacaklarını alırlar.
Kamu borçlanma aracı dışındaki tahvillerin ihracı, Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine tabidir. Halka arz edilerek satılabileceği gibi, halka arz edilmeksizin nitelikli yatırımcılara da satılabilirler. Sermaye Piyasası Kanunu’na göre kamu borçlanma aracı dışındaki tahvillerin ihraç ve halka arzı için Kurul’a kayıt şartı aranmaktadır.
Tahvil ihracı, yatırımcılara doğrudan ulaşma imkanı sağladığı için borçlanma maliyetlerini düşürücü alternatif bir finansman kaynağıdır.